
Sizleri çok beklettik biliyoruz. Karnaval’ın, bahçesindeki nar ağacıyla neşe veren binasıyla tanıştığımızda bundan iki ay önceydi. O günden bugüne uzun zaman geçti ve biz Karnaval’ı sahip olmasını istediğimiz ruhla buluşturmak için çok çaba harcadık. Duvarlarını ellerimizle boyadık, temizledik, gerekli tadilatları yaptık. Bir parkta oturup logosunu hayal ettik. ‘Karnaval’a kırmızı bir karnaval çadırı yakışır’ dedik. Eşyalarımızı ve enstrümanlarımızı uzun incelemelerle belirledik. Kapı isimliklerinden tabelaya, broşürlerden kartvizitlere her şeyi incelikle tasarlamaya çalıştık. Oldukça uzun süren zorlu resmi süreç ise sıkıcı bir yazının konusu olabilir ancak.
Yetinmedik, karnavalsanat.com‘u da kendimiz tasarladık. İstedik ki sadece Karnaval’ı tanıtmakla kalmasın, ziyaretçilerine bilgi, ilham ve neşe de versin. Blog sayfası da bizim günlüğümüz olsun. Karnaval’da dostlarla içilen bir kahve bile burada kendine yer bulsun.
İşlerimizi büyük ölçüde tamamlayıp, resmi sürecin sona ermesini beklemeye başladığımız dönemde bitti bahar günleri. Bu kez masa başına geçtik. Magnetler, ahşap üzerine çiviyle ve renkli iplerle desenler, defterler yaptık. Tasarımlarımız şimdilik Karnaval’ın bir köşesindeki minik stantta olacak. Sonrasında yeni tasarımlar yapmayı, çeşitli etkinliklerde ve e-ticaret sitelerinde de yer almayı planlıyoruz.
Bu yola çıkmamıza vesile olan ailemizle aylar boyunca uzun fikir alışverişleri yaptık. Tıkandığımız her noktada bize yol gösterip, umutsuzluğa kapıldığımızda güç verdiler. Karnaval’ın henüz ismi bile yokken, kalbimizde tatlı bir hayalken, bizi bu yola onlar yönlendirdi. Onlar olmasa başaramazdık. Ailemize, badana yapan, temizlikte yardım eden, eşya taşıyan, avize takan, ‘Her şey çok güzel olacak’ diyen, ziyaretimize gelip piyano çalan, tatlı hediyeler veren, ‘Yapacak bir şey var mı’ diye soran, sorunlarımızı çözen, ‘Hadi artık açılış ne zaman’ diye sıkıştıran tüm sevdiklerimize minnettarız. 22 Kasım’da yapacağımız minik açılışta lütfen bizi yalnız bırakmayın. Karnaval başlasın…