Register Now!

    • Eylül 25, 2018
    • Karnaval
    • 0

    Şimdilerde tüm dünyada meraklısı bulunan ve herkesçe icra edilen bu müzik aslında, 1800’lü yıllarda Amerika’ya getirilen Afrikalı köleler tarafından icra edilerek doğmuştur. Afrikalı köleler Amerika’ya getirildikleri zaman, yanlarına müzik aletlerini almalarına izin verilmemişti. Bu türün ilk olarak New Orleans’ta doğduğu bilinir. Bulundukları bölgede Afrikalılar, zamanla kendi tarzlarını Avrupa müzikleriyle harmanlamışlar ve Avrupa enstrümanlarını çalmayı öğrenmişlerdir. Daha sonra bu stil kendi içinde türlere ayrılmıştır. Kronoloik sıraya göre; Ragtime, Blues, Dixieland, Big Band, Swing, Be-Bop, Cool Jazz, Free Jazz, Fusion tarzları geliştirilmiştir.

    JAZZ MÜZİĞİN FARKI NEDİR?

    Jazz müziği klasik müzikten ayıran en önemli özellik armonisinin, klasik müzik armonisine tezat olması ve doğaçlama yapılması diyebiliriz. Bestelenmiş stiller de vardır ancak, jazz müziğin yapısı klasik armoniye, klasik müziğe başkaldırı niteliği taşımaktadır ve bütün jazz müzikler doğaçlamaya yatkındır. Başkaldırı diyebilmemizin sebebi, armonisinin klasik armonideki paralel beşli atlama, artık dörtlü ve triton akor gibi yasakların tamamını içinde barındırıyor olmasıdır. Bu anlamda daha özgürdür. Tabi bir de, klasik müziğin saray için yapılması ve gelenekselciliğinin aksine tamamen halktan ve kölelerden kopup gelişmiş olması da göze çarpan farklardan biridir.

    Aslında klasik müzikçiler jazz müziği armonik karmaşadan dolayı pek sevmezlerdi. Bu konuyu tatlı bir Disney yapımı çizgifilm benden daha iyi anlatacaktır. 🙂

    Jazz müziğin en önemli özelliği doğaçlama (emprovizasyon) demiştik. Emprovizasyon; belli bir akor kalıbını takip ederek yaratıcılıkla teknik geliştirmektir ve jazzın vazgeçilmezidir. Jazz icracısı olmak için geçerli bir tekniğe, özgün bir çalış biçmine gerek vardır. Birine benzemek, onun gibi çalmak jazzda yoktur.  Tarihçesiyle ilgili olarak söyleyebiliriz ki keskin çizgilerle ayrılmış dönemleri yoktur ancak, birbirinden esinlenerek ya da zıt olarak bir çok yeni türün gelişmiş ve çeşitlenmiştir.

    YENİ DÜNYA İÇİN YENİ MÜZİK

    Ragtime, jazzın başlangıcı olarak kabul edilir. Piyano için bestelenirdi. Basta sabit akorlar basılır, sağ elde ritmi değiştirerek çalınırdı. Scott Joplin bu türün önemli bestecisidir. Blues, jazz müziği içinde en popüler stildir. Afrikalı kölelerin “yeni dünya” denen yerde çalışırken söyledikleri hüzünlü şarkılar, blues stilinin en ham halidir, dolayısıyla blues vokal ile gelişmiştir. Vokale eşlik etmek için mızıka, banjo, gitar gibi enstrümanlar kullanılmıştır. Bessie Smith, gospel blues diye bir türü ortaya çıkarmıştır. Önemli bir isimdir çünkü,  ilk defa din dışı müzikle gospel,  yani kilise müziğini bir araya getirmiştir.

    Saksafon; Adolf  Sax tarafından 1800’lü yıllarda üretilmiştir. Bu enstrüman başlarda Amerika’da beyazlar tarafından klarnet tadında çalınmış ancak, siyahi sınıfın alabileceği kadar ucuzlayıp ikinci ele düşünce asıl kimliği oluşmuştur.

    Daha sonradan jazz orkestralarında saksafon, trompet, klarnet, trombon, piyano, kontrbas gibi enstümanlar kullanılmaya başlandı. Bu tarza daha sonra dixieland dendi. 1917 yılında  The Original Dixieland Jazz Band isimli grup çıkardığı plakla uluslararası tanındı ve grubun ismi akım haline geldi. Trompette Louis Armstrong ve Bix Beiderbecke, piyanoda Jelly Roll Morton, trombonda Edward ”Kid” Ory önemli icracılardandır. Orkestranın kalabalıklaşması, ve müziğin dansla bütünleşmiş yeni haline Swing, icra eden gruplara da bigband orkestraları dendi. Radyonun kullanılması bu tarzın aniden heryere yayılıp hızla gelişmesine, herkesin dinlediği bir müzik olmasına yol açtı ve popülerliğini 20 yıl boyunca korudu. Bu tek çeşitliliğe tezat olarak bebop akımı ortaya çıktı. Bigband orkestralarının aksine 4 ya da 5 kişilik küçük gruplar, sadece müziği ve enstrümanlarındaki ustalığı vurgulamak amaçlı, dansı içinde barındırmayan bir tarz oluşturdular. İlk resmi bebop kayıtları 1945’te zıt estetikli grupların başındaki Dizzy Gillespie ile gerçekleşmiştir. Charlie Parker ile bir araya gelirler ve bu birlik bebop caddesi olan 52. Cadde’deki Three Deuces’te sansasyon yaratır. Ama Gillespie, Charlie Parker’ın kontrolsüz davranışları yüzünden yorulur ve iki müzisyenin arası açılır. Gillespie’nin öğrencileri Miles Davis, Fats Novarro, Kenny Dorham, Howard McGee, kensisinden sonra gelen önemli bebopçılardandır.

    En belirgin akımlara değinmeye çalıştım. 🙂  Jazz içinde yeni tarzlar üretmeye ve çeşitlenmeye devam eden popüler bir müzik akımıdır. Bir çok pop şarkı bile blues yürüyüşleri taşır.