Sanat Eğitiminde Karnaval Ruhu
Eserin başlangıç sayfalarında yer alan ve Atatürk döneminde radyo programlarında alaturka musikinin yasaklandığı, sadece Batı müziğinin çalınabildiği, 1 sene 6 ay süren yasak bölümüne geldiğimde aklıma şu yaşanmış olay geldi: Radyoda Ravel’in Bolerosu çalıyor. Milletvekillerinden biri de dinliyormuş. Radyoevi’ne telefon açıp, “Plak takıldı galiba, dikkat etsenize” demiş.
Eserin Giriş bölümünde yazar kitapta verilmek istenen amacı açıklıyor: Her biçimin ve türün en açık çizgilerle tanımlanmasının yapılması, tarihsel bir özetinin verilmesi ve yapısının incelenmesi ve bu küçük kitabın bir halk kitabı olduğu.
Eserin hemen başında Saygun İzmir’deki komşusu çalgıcı İsmail efendiden bahseder. Bir köşesinde piyanosu olan yoksul bir kunduracı dükkanından ve bu dükkanda müşteri beklerken beste yapan, hatta opera bile besteleyen bir esnafı anlatır.
İnternette sörf yaparken şöyle bir bilgiye ulaştım: Herhangi bir metinde en çok kullanılan sözcük sayısı, o sözcükten sonra en çok kullanılan sözcüğün iki katıdır. En çok kullanılan ikinci sözcük de, en çok kullanılan üçüncü sözcüğün iki katı. Böyle devam ediyor.
‘Müzik nedir, Nasıl Bir Sanattır?’ Adlı kitabın yazarı Ahmet Say’ın ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say’ın babası olduğunu yazarsam, nasıl bir insanla karşı karşıya olduğunuz hakkında bir kanıya varabilirsiniz.
Çocukluğumda Ankara Cebeci’de arkadaşımla takılırken büyük bir patlama duyduk. Korkuyla, “Eyvah uçak düştü” dedim. Yanımdaki arkadaşım ise “Uçak ses duvarını aştığından bu sesi duyduk” dedi. Sesin bir hızı olduğunu biliyorum. Bağırarak, ıslık çalarak seslerimizin yankılarını dinlerdik. O zaman aklımdan geçenler bunlardı. Yaklaşık 50 sene önce yaşamıştım bu olayı.
İnternetten On Bin Saat kuralı yazın, karşınıza çıkan metinleri inceleyin. Düşünce, herhangi bir konuda başarılı olmak için 10 bin saat çalışılması gerektiği üzerine kurulmuş. Buna dair kitaplar da yazılmış. Doğru olup olmadığı ya da denenip denenmediği hakkında bir bilgim yok. Okuduğum kayıtlı kitaplarımın sayısı bin civarında. Bir kitaba 10 saat harcasam, al sana 10 bin saat. Ne oldu? Hiç
Yazar, eserinin birinci bölümüne kulak misafiri olduğu bir diyalogla başlıyor: “ Orkestraya hiç sözüm yok ama, bilmem ki, önüne şef diye birini dikmekle ne yarar görürler?” “Ben de” dedi öteki, “ Brahms’ın senfonisini dinlerken ben de aynı şeyi düşündüm.”
İlk Devlet Sanatçısı, ilk Türk opera bestecisi ilk etnomüzikolog gibi ünvanlar taşıyan ve tüm türlerde eser veren Ahmet Adnan Saygun’un “Yalan” adlı kitabını okurken Cumhuriyetin kuruluş yıllarının etkisini ve kültürel ulusallığı savunduğunu farkedeceksiniz.
Kitapta tanınmış sanatçıların yaşam ve ölümleri altı kısa hikayede kriminal geçmişleri üzerine biyografik olarak canlı ve akıcı bir şekilde anlatılıyor.